Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Hangi Kanun ve Yönetmeliğe Dayanmaktadır?
Hangi Aşamada Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Gereklidir? Binamın Enerji Kimlik Belgesini ne zaman ve kimlerden almalıyım?
Mevcut binalar ve 1 Ocak 2011 tarihinden önce yapı ruhsatı almış ve inşaatı devam edip henüz yapı kullanım izni almamış binalar için Enerji Verimliliği Kanununun yayımı tarihinden itibaren on yıl içinde Enerji Kimlik Belgesi düzenlenir. Kısaca, mevcut binalar kanunen 1 Ocak 2020 tarihine kadar Enerji Kimlik Belgesi almak zorundadır.
Hangi Binalar Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Alma Zorunluluğu Dışında Kalır?
- Sanayi alanlarında üretim faaliyetleri yürütülen binalar
- Planlanan kullanım süresi iki yıldan az olan binalar
- Toplam kullanım alanı 50 m2’nin altında olan binalar
- Seralar
- Atölyeler
- Münferit olarak inşa edilen ve ısıtılmasına ve soğutulmasına gerek duyulmayan depo, cephanelik, ardiye, ahır, ağıl gibi binalar
- Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşları, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı binaları
- Mücavir alan dışında kalan ve toplam inşaat alanı 1.000 m2’den az olan binalar
Enerji Kimlik Belgesini (EKB) Yeni Binalar ve Mevcut Binalar için Kimler Hazırlayacak? Yetkili Kuruluşlar Kimlerdir?
Bünyesinde EKB Uzmanı mühendis veya mimar bulunduran Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından yetkilendirilmiş Enerji Verimlilik Danışmanlık (EVD) Şirketleri, mevcut binalara Enerji Kimlik Belgesi (EKB) vermeye Yetkili Kuruluş sayılır.
Enerji Kimlik Belgesi (EKB) vermeye Yetkili Kuruluşlar dışındaki diğer kurum ve kuruluşlarca verilecek olan Enerji Kimlik Belgesi (EKB) ve ilgili raporlar geçersiz sayılır. Bu belge ve raporlar ilgili idarelerce onaylanmaz.
Yeni Bina ve Mevcut Bina Tanımına Hangi Binalar Giriyor?
Yeni Binalar İçin Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Alma Zorunluluğu Ne Zamana Kadardır?
Mevcut Binalar İçin Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Alma Zorunluluğu Ne Zamana Kadardır?
Enerji Kimlik Belgesi (EKB) Kaç Yıl Geçerlidir?
Yeni bina için Enerji Kimlik Belgesini mutlaka o binanın tasarımında görev alan proje müelliflerinden biri mi gerçekleştirmek durumundadır?
“(Değişik: RG-1/4/2010-27539) Enerji kimlik belgesi vermeye yetkili kuruluşlar: Yeni tasarlanan binalar için; binanın tasarımında görev alan yetkili mimar ve mühendisleri, mevcut binalar için enerji verimliliği danışmanlık şirketlerini,” tanımı ile Enerji Kimlik Belgesi düzenleme yetkisine haiz olan meslek disiplinleri işaret edilmiştir.
Aynı yönetmeliğin 26/A maddesinin (Ek: RG-1/4/2010-27539) üçüncü fıkrasında (Değişik: RG-19/2/2011-27851) “Enerji kimlik belgesi düzenlemek üzere yetki belgesi almış olan ve meslek odalarından alınmış Serbest Müşavir Mühendis belgesine sahip bulunan mühendisler veya mimarlar veyahut bünyesinde bu vasıflara haiz mühendis veya mimar bulunduran tüzel kişiler, yeni yapılacak olan binalara Enerji Kimlik Belgesi Vermeye Yetkili Kuruluş sayılır.” denerek yeni yapılacak binalar için kimlerin Enerji Kimlik Belgesi düzenleyebileceği belirtilmiştir.
Dördüncü maddeden her ne kadar sanki o projeyi tanzim eden müelliflerden birisinin bu belgeyi düzenlemesi gerektiği anlamı çıkıyor ise de aslında durum böyle değildir.
SMM veya SİM olarak çalışan projecilerin Enerji Kimlik Belgesi uzmanı olmak gibi bir zorunlulukları yoktur. Dolayısı ile bir bina projesinin müelliflerinden hiçbirisi Enerji Kimlik Belgesi uzmanı olmayabilir. Eğer Enerji Kimlik Belgesi sadece bu müellifler marifetiyle üretilebilecek olsaydı bu durumdaki bir bina bu belgeyi alamazdı.
Bu yüzden o bina için proje müelliflerinden birinin Enerji Kimlik Belgesi düzenlemesi gibi bir zorunluluk bulunmamakta olup 26/A maddesinde ifade edilen niteliklere haiz kişilerden herhangi biri de bu belgeyi düzenleyebilir.
Binamızın Enerji Kimlik Belgesinde görünen enerji performansı en az hangi değerde olmalıdır?
“(Ek:RG-1/4/2010-27539) BEP-TR yöntemine göre enerji kimlik belgesi alacak olan yeni binalar D sınıfı ve daha fazla enerji tüketimine ve CO2 salımına sahip olamaz.” demektedir. Sonuç olarak, yeni binalar asgari C sınıfı Enerji Kimlik Belgesine (EKB) sahip olması gerekirken mevcut binalar A~G aralığında herhangi bir enerji sınıfına sahip Enerji Kimlik Belgesine (EKB) sahip olabilirler.
Belediyemiz bina sahiplerine ekstra yük getiriyor diye Yapı Kullanım İzin Belgesi verilmesi aşamasında Enerji Kimlik Belgesi istemiyor. Böyle bir keyfi uygulama olabilir mi?
“Enerji Kimlik Belgesi, Enerji Kimlik Belgesi vermeye yetkili kuruluş tarafından hazırlanır. Bu belge, yeni binalar için yapı kullanma izin belgesi alınması aşamasında ilgili idarelere sunulur. Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmeyen binalara ilgili idarelerce yapı kullanma izin belgesi verilmez. Enerji Kimlik Belgesinde yer alan bilgilerden ve bu bilgilerin doğruluğundan Enerji Kimlik Belgesi düzenlemeye yetkili kuruluş sorumludur.” denmektedir.
Belediyelerin Yapı Kullanma İzin Belgesi verilmesi aşamasında Enerji Kimlik Belgesini talep etmemesi gibi bir keyfi uygulama sergilemesi doğru değildir.
Enerji Kimlik Belgesi (EKB) yeni düzenleme öncesinde yapı ruhsatı aşamasında isteniyordu. Yeni düzenleme ile bu Yapı Kullanım İzin Belgesi verilmesi aşamasına ötelendi. Projeci olarak ben bu belgeyi bina tasarımı ve inşaatı bittikten sonra hazırlarsam ve enerji sınıfı C değerinin altında çıkarsa ne olacak?*
Yürürlükte olan yönetmelik ve standartlara uygun olarak projelendirilen hiçbir binanın Enerji Kimlik Belgesi bugüne kadar C sınıfından daha düşük bir enerji performansına sahip olarak çıkmamıştır.
Yine de BEP-TR’nin gün geçtikçe daha etkin bir şekilde çalışmasıyla mevzuatta önceki duruma dönüş yakın bir gelecekte mümkün olabilecektir.
* Kaynak: http://www.bep.gov.tr/BEPTRWEB/SSSDetay.aspx#.U3VJWPl_tlw
Binamızın enerji performansını artırmak için T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca gerçekleştirilen hibe, teşvik, düşük faizli kredi vb. uygulamaları var mıdır?*
* Kaynak: http://www.bep.gov.tr/BEPTRWEB/SSSDetay.aspx#.U3VKXPl_tlw
Binama mantolama yaptırmak zorunda mıyım?
Binasında enerji performansını iyileştirme yönünde bir faaliyette bulunmak isteyenlerin tercihen yetkilendirilmesi Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nce yapılan Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) şirketlerinden birisiyle irtibata geçmesi tavsiye edilir. Enerji performansı ile ilgili faaliyetlerin, konusunda uzman ve lisans sahibi kişiler marifetiyle yaptırılmaması durumunda hedeflenen ve tatmin edebilecek sonuçlara ulaşılamayabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Zorunlu olan husus mantolama yaptırmak değil 1 Ocak 2020 tarihi itibarıyla mevcut ve yeni tüm binaların Enerji Kimlik Belgelerini (EKB) almış olmalarıdır.
Küresel Isınma Nedir?*
Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına sera etkisi denir. Atmosferde bu gazların miktarının artması Yerküre’de ısınmayı artırır.
Antropojenik kaynaklı sera gazlarının atmosferde giderek artan birikimleri sonucu küresel ısınmanın son iki yüzyıl içinde çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkması, küresel ısınmayı insan kaynaklı etkilere vurgu yapan bir tanım haline getirmiştir. Günümüz iklim terminolojisinde küresel ısınma, insan tarafından salınan sera gazlarının atmosferde ısıyı daha etkin bir şekilde tutarak atmosfer ve okyanusların ortalama sıcaklığındaki yarattığı artış için kullanılan bir terimdir.
Küresel ortalama sıcaklık 1860-2000 yılları arasında yaklaşık 0.5-0.7°C artmıştır. 1910-1945 arasındaki hızlı bir ısınma eğilimini 1945-1970 döneminde bir soğuma eğilimi izlemiş ve daha sonra yeni bir ısınma dönemi başlamıştır. Ancak sıcaklık artışı giderek hızlanarak son 50 yıllık dönemde 0.128 ± 0.026 °C/10yıl, son 25 yıllık dönemde ise 0.177± 0.051 °C/10yıl olarak gerçekleşmiştir.
Küresel Isınmada Karbondioksit Gazının Önemi?
Dünya’da başlıca sera etkisine neden olan gazlar su buharı, karbon dioksit, metan ve ozondur. Küresel ısınma potansiyeli ve atmosferde kalma süresi göz önüne alındığında karbondioksit seviyesi küresel ısınmaya en çok etki etmektedir. Bu sebeple karbondioksit gazı küresel ısınma açısından önemlidir.
Karbondioksit (CO2) seviyesi 100.000 yıllık periyotlarda 180 ile 300 ppm değerinin altında artıp azalmaktayken ilk defa 1950 den sonra 300 ppm değerinin üzerine çıkmıştır. Günümüzde (2010 yılında) karbondioksit seviyesi 390 ppm’e ulaşmış ve sürekli artmaktadır.
Küresel ısınmanın etkileri nelerdir?
Şubat 2007 tarihli Birleşmiş Milletler raporunda küresel sıcaklık artışının olası etkileri aşağıdaki biçimde özetlenmektedir:
- Senaryo 1: +20C: Su sıkıntısı başlayacak:
Kuzey Amerika’da kum fırtınaları tarımı yok edecek. Deniz seviyeleri yükselecek. Peru’da 10 milyon kişi su sıkıntısı çekecek. Mercan kayalıkları yok olacak. Gezegendeki canlı türlerinin yüzde 30’u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
- Senaryo 2: +50C: Denizler 5 metre yükselecek:
Deniz seviyesi ortalaması 70 metre olacak. Dünyanın yiyecek stokları tükenecek.
- Senaryo 3: + 6 derece: Göçler başlayacak:
Yüz milyonlarca insan uygun iklim koşullarında yaşamak umuduyla göç yollarına düşecek.
* Kaynak: http://www.bep.gov.tr/BEPTRWEB/iklimDetay.aspx#.U3VS2vl_tlw
İklim Değişikliği ile Binalar Arasındaki İlişki Nedir?*
İklim Değişikliğinin en önemli nedeni insan kaynaklı sera gazı salımlarıdır. Sözleşme ve Protokol’de tarafların iklim değişikliği nedenlerini önceden tahmin etmek, önlemek veya en aza indirmek ve zararlı etkilerini azaltmak için önleyici önlemler almaları ile ilgili hükümler bulunmaktadır.
Enerji tüketiminde ve sera gazı salımında ilk sıralarda yer alan binalar iklim müzakerelerinde enerji ana başlığı altında yeralmaktadır. Birincil enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin %30-40 binalarda kullanılmaktadır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, iklim değişikliği konusunda bina sektörünü en çok enerji verimliliği potansiyeli olan sektör olarak belirlemiştir. Türkiye’de de enerjinin yaklaşık %30’u, toplam elektrik tüketiminin ise yaklaşık %43’ü binalarda kullanılmaktadır. Binalar, enerji tüketiminde sanayi sektöründen sonra ikinci sırada yer almaktadır. Dolayısıyla, binalarda enerjinin verimli kullanılmasına yönelik çalışmalar, enerji kaynaklarının etkin kullanımı açısından önemlidir.
Avrupa Birliği de Sözleşme ve Kyoto Protokolü sorumluluğu kapsamında iklim değişikliği politikalarında bina sektörüne önem vermekte ve binaların enerji etkinliğinin iyileştirilmesi konusunda 2003’de yürürlüğe giren 2002/91/EC sayılı “Binaların Enerji Performansı Direktifi”’ni üye ülkelerin ulusal anlamda uygulamasını istemektedir.
Ülkemizde maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğin artırılması amacıyla 5627 sayılı “Enerji Verimliliği Kanunu” 02.05.2007 tarihinde yürürlülüğe girmiştir. Bu kanunun yürürlüğe girmesi ile Türkiye’de enerji verimliliğine gösterilen önem daha da belirginleşmiştir. Kanun çeşitli kurumlara enerji verimliliği alanında ikincil mevzuat hazırlama görevi ve uygulamanın yürütülmesi yetki ve sorumluluğu verilmiştir.
Bu kapsamda T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da yetki alanında bulunan binalarla ilgili;
- Binaların birincil enerji ve karbondioksit (CO2) emisyonu açısından sınıflandırılmasını, sera gazı emisyonlarının sınırlandırılmasını ve çevrenin korunmasını düzenlemeyi amaçlayan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” (05.12.2008 tarih ve 27075 sayılı RG)
- Merkezi ısıtma sistemlerine sahip binalarda ısınma giderlerinin, kullanıcıların kullanım miktarlarına göre paylaştırılmasını sağlayan, binalarda enerji verimliğinin arttırılmasına ve yakıt tüketimlerinin azaltılmasını amaçlayan “Merkezi Isıtma ve Sıhhi Sıcak Su Sistemlerinde Isınma ve Sıhhi Sıcak Su Giderlerinin Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik” (14.04.2008 tarih ve 26847 sayılı RG)
hazırlamıştır.
* Kaynak: http://www.bep.gov.tr/BEPTRWEB/iklimDetay.aspx#.U3VTK_l_tlw